kol saati ölümsüzdür
Cep telefonlarının, hatta akıllı saatlerin, bilekliklerin yaygın olarak kullanılmasıyla insanların kol saatine olan ihtiyacı da azaldı. Aslında, cep telefonlarının akıllı saatlerin ve hatta bilekliklerin kompak yapısı yüzünden sadece kol saatine olan ihtiyaç değil, başka pek çok cihaza olan ihtiyacı da azaldı.
Pek çok kişi kol saati kullanmayı artık gereksiz, kimisi ise kendine yük olarak görüyor. Oysa unutulan bir nokta var: kol saati sadece zamanı göstermez. Aynı zamanda onu kullanan kişinin zevklerini, hayata bakışını ve hatta saatin türüne göre sorumluluk alma yetisi hakkında karşı tarafa fikirler verir. Tabi karşı tarafında aynı protokolü biliyor olması gerek ki bu mesajı çözümleyebilsin.
Aslına bakılırsa, cep telefonu ya da benzer ne kadar cihaz piyasaya çıksa da kol saatinin tarihe karışması mümkün değil. Zira kol saatinin kendisi tarih, 1810 yılında ortaya çıkan kol saati kavramı 200 yılı aşkın süredir hız kesmeden yayılmaya ve kalitesine kalite katmaya devam ediyor. Bana sorarsanız ilk versiyonlarının kalitesi işciliği tartışılmaz. Ne varsa mekanik saatlerde var. Aslında mekanik saatler bence birer zaman makinesi, evet bildiğiniz zaman makinesi şu geçmişe ve geleceğe gidebildiğiniz, Dr. Emmet El Braun'un bulduğu. :)
Kol saatinin felsefesini anlamak için onunla ilgilenmek gerekir: kurmak, ayarlamak, bakımını yapmak ve daha da ileri giderek onu izlemek; sesini can kulağıyla dinlemek...
Sessiz bir odada çalışırken ya da sıkıcı bir toplantı sırasında kulağınıza gelen mekanik sesle keyiflenenler anlar bunu...
Yaz saati uygulaması için yılda iki kez bir saat ileri, bir saat geri aldığımız günleri kendisine ayıran ve o gece saatleri ile birlikte olan kişiler anlar, başkası değil. Onlarla tek tek ilgilenerek gerekli ayarlamaları yapan kişi bilir.
Akılı sistemlere güvenip, hayatınıza devam etmiyorsunuz. Sisteme ayak uydurmak yerine sistemi kontrol ediyorsunuz. Bir nevi zaman makinasını kontrol altında tutuyorsunuz. Bunu bir düzen haline getirip, özümsüyorsunuz.
Felsefesi ve kullanıcıyla kurduğu bağ sayesinde şunu rahatlıkla söyleyebilirim ki -en azından mekanik- kol saati ölümsüzdür.
Pek çok kişi kol saati kullanmayı artık gereksiz, kimisi ise kendine yük olarak görüyor. Oysa unutulan bir nokta var: kol saati sadece zamanı göstermez. Aynı zamanda onu kullanan kişinin zevklerini, hayata bakışını ve hatta saatin türüne göre sorumluluk alma yetisi hakkında karşı tarafa fikirler verir. Tabi karşı tarafında aynı protokolü biliyor olması gerek ki bu mesajı çözümleyebilsin.
Aslına bakılırsa, cep telefonu ya da benzer ne kadar cihaz piyasaya çıksa da kol saatinin tarihe karışması mümkün değil. Zira kol saatinin kendisi tarih, 1810 yılında ortaya çıkan kol saati kavramı 200 yılı aşkın süredir hız kesmeden yayılmaya ve kalitesine kalite katmaya devam ediyor. Bana sorarsanız ilk versiyonlarının kalitesi işciliği tartışılmaz. Ne varsa mekanik saatlerde var. Aslında mekanik saatler bence birer zaman makinesi, evet bildiğiniz zaman makinesi şu geçmişe ve geleceğe gidebildiğiniz, Dr. Emmet El Braun'un bulduğu. :)
Kol saatinin felsefesini anlamak için onunla ilgilenmek gerekir: kurmak, ayarlamak, bakımını yapmak ve daha da ileri giderek onu izlemek; sesini can kulağıyla dinlemek...
Sessiz bir odada çalışırken ya da sıkıcı bir toplantı sırasında kulağınıza gelen mekanik sesle keyiflenenler anlar bunu...
Yaz saati uygulaması için yılda iki kez bir saat ileri, bir saat geri aldığımız günleri kendisine ayıran ve o gece saatleri ile birlikte olan kişiler anlar, başkası değil. Onlarla tek tek ilgilenerek gerekli ayarlamaları yapan kişi bilir.
Akılı sistemlere güvenip, hayatınıza devam etmiyorsunuz. Sisteme ayak uydurmak yerine sistemi kontrol ediyorsunuz. Bir nevi zaman makinasını kontrol altında tutuyorsunuz. Bunu bir düzen haline getirip, özümsüyorsunuz.
Felsefesi ve kullanıcıyla kurduğu bağ sayesinde şunu rahatlıkla söyleyebilirim ki -en azından mekanik- kol saati ölümsüzdür.
Yorumlar